İyiniyet ilkesi, borçlar hukukunda da belli durumlarda uygulanır. İlk durum İradi temsildir.
Temsil olunan temsil yetkisi verdiğini üçüncü kişilere açıkça veya dolaylı
biçimde bildirmişse, bu yetkiyi tamamen veya kısmen sona erdirdiğini de
bildirmek zorundadır. Bildirmezse, bu durumdan haberi olmayan iyiniyetli üçüncü
kişilere karşı temsil yetkisinin geri alındığını veya daraltıldığını ileri
süremez. Yetkisiz olan hukuki temsilcisinin bu sayede yaptığı hukuki işlemler
temsil edileni bağlar. Bu durumdan sebep zarar gören 3.kişilerin zararlarını da
tazmin etmek zorundadır.
Bir diğer durum ise sebepsiz zenginleşmedir. Sebepsiz zenginleşme; bir kimsenin
malvarlığının, haklı bir sebep olmaksızın başka bir kimsenin malvarlığı aleyhine
fiilen artması veya azalmamasıdır. Böyle bir durumda, haksız olarak
zenginleşen kişinin o miktarı fakirleşene iade etmesi gerekir. Bu iade
sırasında zenginleşen kişinin iyiniyetli veya kötüniyetli olduğuna bakılır.
Sebepsiz zenginleşen kişi eğer iyiniyetliyse
sorumlulukları daha hafiftir. İade talebinin yapıldığı anda elinde kalanı geri
verir. Elinde bir şey kalmadıysa iade yükümlülüğü kalmamıştır. İyiniyetli kişi,
iade ettiği şeye yaptığı zorunlu ve yararlı giderlerini isteyebilir. Ayrıca
aslına zarar vermemek koşuluyla lüks masraflarını söküp alabilir. Eğer
kötüniyetliyse talebi ilk hali ile karşılamak zorundadır. Masraflarını da
alamaz. Sadece lüks masrafını söküp alabiliyorsa alır.
Son durum ise alacağın devridir (temliki). Alacaklı kişi, alacağını üçüncü bir
kişiye devredebilir. Bunun için borçludan izin almasına gerek yoktur. Devralan kişi yeni alacaklı sıfatını
alır. Temlikin borçluya karşı etkili olması haberdar edilmesine bağlıdır. Aksi
taktirde, temlikten habersiz olduğu için iyiniyetle önceki alacaklıya ödeme
yapan borçlu borcundan kurtulur. Yeni alacaklı bir hak iddia edemez.
Teşekkürler
YanıtlaSil