7 Ocak 2013 Pazartesi

Borçlar Hukukunda İyiniyet


İyiniyet ilkesi, borçlar hukukunda da belli durumlarda uygulanır. İlk durum İradi temsildir. Temsil olunan temsil yetkisi verdiğini üçüncü kişilere açıkça veya dolaylı biçimde bildirmişse, bu yetkiyi tamamen veya kısmen sona erdirdiğini de bildirmek zorundadır. Bildirmezse, bu durumdan haberi olmayan iyiniyetli üçüncü kişilere karşı temsil yetkisinin geri alındığını veya daraltıldığını ileri süremez. Yetkisiz olan hukuki temsilcisinin bu sayede yaptığı hukuki işlemler temsil edileni bağlar. Bu durumdan sebep zarar gören 3.kişilerin zararlarını da tazmin etmek zorundadır.

Bir diğer durum ise sebepsiz zenginleşmedir. Sebepsiz zenginleşme; bir kimsenin malvarlığının, haklı bir sebep olmaksızın başka bir kimsenin malvarlığı aleyhine fiilen artması veya azalmamasıdır. Böyle bir durumda, haksız olarak zenginleşen kişinin o miktarı fakirleşene iade etmesi gerekir. Bu iade sırasında zenginleşen kişinin iyiniyetli veya kötüniyetli olduğuna bakılır.

Sebepsiz zenginleşen kişi eğer iyiniyetliyse sorumlulukları daha hafiftir. İade talebinin yapıldığı anda elinde kalanı geri verir. Elinde bir şey kalmadıysa iade yükümlülüğü kalmamıştır. İyiniyetli kişi, iade ettiği şeye yaptığı zorunlu ve yararlı giderlerini isteyebilir. Ayrıca aslına zarar vermemek koşuluyla lüks masraflarını söküp alabilir. Eğer kötüniyetliyse talebi ilk hali ile karşılamak zorundadır. Masraflarını da alamaz. Sadece lüks masrafını söküp alabiliyorsa alır.

Son durum ise alacağın devridir (temliki). Alacaklı kişi, alacağını üçüncü bir kişiye devredebilir. Bunun için borçludan izin almasına gerek yoktur. Devralan kişi yeni alacaklı sıfatını alır. Temlikin borçluya karşı etkili olması haberdar edilmesine bağlıdır. Aksi taktirde, temlikten habersiz olduğu için iyiniyetle önceki alacaklıya ödeme yapan borçlu borcundan kurtulur. Yeni alacaklı bir hak iddia edemez.

1 yorum: